Kukuş, “El-Emin ve istikamet üzerine yaşamalıyız”

Kukuş, “El-Emin ve istikamet üzerine yaşamalıyız”

Manevi İlkeli ve Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası Mil-Diyanet Sen Sivas Şube Başkanı İsa KUKUŞ, 2023 Yılı Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle basın açıklaması yaptı.

Sivas Şube Başkanı İsa Kukuş açıklamasında şunları kaydetti; Yüce Allah (c.c), insanoğlunu yaratılmışların en şereflisi ve yeryüzünün halifesi kılmıştır. Ona, yeryüzünü imar edecek, ahiretini de ebedi cennet kılacak akıl ve irade vermiştir. Gönderdiği elçileri, indirdiği kitapları, hakkın ve hakikatin rehberliğinde dosdoğru yolu göstermiştir. İslam, bu yolu Müslümana bir hedef olarak sunmuş, Kur’an-ı Kerim bizi bu yola çağırmış, Peygamberimiz (s.a.s) bu yol üzere bize rehberlik etmiştir. İşte bu yol, sırat-ı müstakimdir. Hayatı bu doğrultuda tanzim etmek, bu yolda istikrarlı bir şekilde yürümek ise istikamettir.

İSTİKAMET, HEM YOLUN HEM DE YÜRÜYENİN DOSDOĞRU OLMASI DEMEKTİR

2023 Yılı Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftasının teması “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” olarak belirlenmiştir. İstikamet üzere yaşamak; Yüce Allah’ın emri, Sevgili Peygamberimizin de sünnetidir. İstikamet üzere olmak zordur ama bu durum, her Müslüman için bir süstür, ziynettir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de mü’minleri cennete götürecek yolu, “Sırat-ı Müstakim” diye isimlendirmiştir. Namazın her rekâtında okuduğumuz Fatiha suresinde “Ya Rabbi! Bizi sırat-ı müstakime hidayet eyle, doğru yola ilet!” şeklinde dua etmemizi bize Rabbimiz öğretmektedir. Hedefe varıncaya kadar sırat-ı müstakimde yürüyenlere de istikamet sahibi mü’minler diyoruz. İstikamet, hem yolun dosdoğru hem de yürüyenin dosdoğru olması demektir. Dik duruş, esas duruş, onurlu ve kararlı yürüyüş demektir. İstikametin zıddı, sapma, eğilme, bükülme, aşırı gitme ve haddi aşmadır ki, bu da neticede, insanı şahsiyetsiz hâle getirir.

“EL-EMİN” OLMALI ve İSTİKAMET ÜZERE YAŞAMALIYIZ

Hz. Peygamber (s.a.s.), herkesin takdir ettiği dürüst ve müstakim bir hayatın sahibi olduğu için bütün Mekkeliler onun isminin sonuna güvenilir manasına gelen “el-emin” sıfatını ekleyerek kendisine Muhammedü’l-Emin demişlerdi. Ona olan güvenini peygamber olduktan sonra da devam ettiren Mekke halkı, Peygamber Efendimize her zaman güvenmişlerdi. Onlar, Peygamber Efendimize değil, onun getirdiği vahye ve dine itiraz ediyorlardı. Ticaretle meşgul olan Mekkeliler, şehir dışına çıktıkları zaman paralarını ve kıymetli eşyalarını dönünceye kadar Peygamber Efendimize emanet ederlerdi. Müslümanlığı kabul etmedikleri hâlde ona olan güvenleri devam etmekteydi. Çünkü o, istikamet üzere yaşayan dürüst bir insandı. Hangi dine mensup olursa olsun, onu tanıyan herkes, Peygamber Efendimizin güvenilir oluşuna, doğruluğuna, dürüstlüğüne, hiçbir zaman yalan söylemediğine ve ahdini bozmadığına yani istikamet üzere bir hayat yaşadığına vurgu yapmıştı. O halde bizler de emanete hıyanet etmeyen, emaneti ehline veren ve insanlar tarafından güvenilen birer “el-emin” olmalı ve istikamet üzere dosdoğru bir hayat yaşamalıyız.

CAMİLERİ YENİDEN HAYATIN MERKEZİNE TAŞIMALIYIZ

Camilerimiz, insanımızın anlam arayışına cevap verebilen bir mekân olarak tasarlanmış ve daha rahat ulaşımı olan, insanımızın daha kolay gelmesi sağlanan ibadet yerleridir. Her şeyden önce camiler, Allah’ın evleri olmakla beraber, maziyi ve istikbali birleştiren, her yaştan insanımızı aynı safta buluşturan mekânlardır. Kadim zamanlardan bu yana insanımızın uğradığı ve huzur bulduğu müesseselerden birisi camilerdi.  Ancak, üzülerek belirtmek gerekirse, sanal ortamların ve kitle iletişim araçlarının zihinleri işgal etmesiyle birlikte camilerimiz de hayatın kıyısında kaldı. Bütün bunlardan dolayı camileri yeniden insanımızın gündemine, hayatın merkezine ve şehrin kalbine taşımalı, bunun için hep birlikte ne gerekiyorsa yapmalı, insanımızın ibadetle büyüdüğü ve kalplerini, gönüllerini asılı bıraktığı mabetler haline getirmeliyiz.

HAYATIMIZN HER ÂNINDA BİR DİN GÖREVLİSİ VARDIR

Camide ve Kur’an kurslarında görev yapan kardeşlerimiz, insanımızla doğru ilişki kurabilen din gönüllülerimizdir. Mihrapta, minberde, kürsüde ve Kur’an kurslarında görev yapan kardeşlerimiz insanımızın gönül dünyasına hitap edebilen gönül erleridir. Nerede bir cami, Kur’an kursu varsa, orada bir din görevlisi vardır. Sadece mabetlerde değil, hayatımızın her anında vardır ve var olmalıdır. Çünkü daha doğmadan önce hangi adı koyacağımızı ona sorarız. Kulağına ezanı ve kameti din görevlisi okur. Çocuk için yapılan her türlü dini merasimde o vardır. Sünnet programında, askere uğurlamada duayı yapan odur. Nişanında, nikâhında ve düğününde hep muhakkak bir din görevlisi vardır. Hastalandığında şifa ayetlerini ondan dinleriz, vefat edenin cenazesinde yine onun tilavetiyle ahirete irtihal ederiz”

Mil-Diyanet sen Sivas Şube Başkanı İsa Kukuş,  Bu vesileyle; Hayatını mihraba, mescide ve Kur’an kursuna adamış tüm din görevlilerinin Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftasını tebrik ediyor, mabetlerimize emek veren din gönüllülerine ve tüm hayırsever milletimize en kalbi şükranlarımı sunuyor, hayatını kaybedenlere de sonsuz rahmet diliyorum” dedi.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ